Moskova’da vahşi bir terör eylemi gerçekleşti. İnsanlıktan çıkmış bir avuç militan bir konser salonunu bastı ve yüzü aşkın sivili katletti. Onlarca da yaralı var. Eylemi IŞİD üstlendi. Hâdisenin şoku hâlâ atlatılmış değil. Bu şok içinde mesele pek çok açıdan tartışılıyor. Ortada cevaplanması gereken çok sayıda soru olduğu muhakkak. Fâiilerin kısa zamanda yakalanmış olduğunu biliyoruz. Sıcağı sıcağına yapılan sorgulamalarında eylemi, para karşılığı olarak yaptıkları basit bir terör eylemi olarak
Târih kitapları I. Umûmî Harp evvelinde Balkanlar’da gerçekleştirilen bir suikast ile başladığını yazar. Moskova’da yaşanmış olan terör hâdisesinin III. Umûmî Harp için benzer bir işlev taşıyor olması ihtimâli çok da yadırgatıcı değil. Bizim için esas mesele elbette ki Türkiye’nin buradan esenlikle çıkması. NATO’nun, başta Birleşik Krallık olmak üzere Türkiye’yi Bükreş 9’lusuna dâhil etmek arzusunu biliyoruz. Almanya’nın kurduğu Doğu Avrupa ve Balkanları içine alan Hava Savunma Sistemine girmemiz bunda başarılı olduklarını gösteriyor. Diğer taraftan Türkiye’nin bugüne kadar uzak durduğu Rusya’ya karşı yaptırımları desteklemesini sağlamaya mâtuf Batı baskısı son zamanlarda artmış görünüyor. Diğer taraftan AB Vizyonunu diriltmek, F16’larla gönlünü almak, Türkiye-ABD ilişkilerinde yaşanan “bahar havası”, Irak operasyonuna yeşil ışık yakıyor görünmek, iştah açıcı KYP’nin önümüze konması ilh, nihâi tahlilde Türkiye’yi yeniden fabrika ayarlarına çekmek için yapılıyor olmasın... Moskova terörünün kırdığı eşik bunları derin derin düşündürüyor…